İlişkiler Konusunda Hangi İnançlara Sahibiz?

İlişkilerde sahip olduğumuz inançlar, genellikle geçmiş kişisel deneyimlerimizden, atalarımızdan aldığımız fonksiyonel olmayan inançlardan, yetiştirildiğimiz ailemizden, toplumdan ve kültürel değerlerden etkilenerek ortaya çıkar. Bu inançlar sağlıklı veya sağlıksız olabilir ve ilişkilerimizin dinamiklerini doğrudan etkileyebilir.

Sağlıklı ilişki inançlarına sahipsek huzurlu, güvenli ve uzun süreli ilişkiler yaşarız. İlişkilerin sevgi ve saygı temeline sahip olması gerektiğine olan inanç ne istediğini bilen ve sağlam temeller üzerine kurulacak bir ilişkiye işarettir.

Sağlıklı bir ilişki için iletişim her şeydir. Sorunları açık ve dürüst bir şekilde konuşmak, ilişkiyi güçlendirir, yanlış anlaşılmaların ve dolayısıyla tartışmaların olmasını engeller.

Güven duygusu bir ilişkinin olmazsa olmazıdır. Çünkü çok kapsamlı bir kavramdır güven. Sadece partnerimize sadakat anlamında güvenmek değil, onun sevgisine, dürüstlüğüne, ilgisine, açıklığa, netliğine, kişiliğine, kısacası ilişkinin bütününe güvenmeyi tanımlar bize.

Sağlıksız ilişki inançları ise hatalı bilişler ve fonksiyonel olmayan inançlarla harmanlanmış, doğruluğu olmadığı halde tarafımızdan kabul edilen ya da yaşadığımız kötü bir deneyimi tüm hayatımıza maletmemiz sonucu içinden çıkılmaz sıkıntıların ve sorunların yaşandığı bir ilişki yaratacaktır bize.

Tartışma kötü bir şeydir inancı, bizi rahatsız eden olayların üstünü örtmeyi, biriktirmeyi ve bir süre sonra anlaşılmadığımızı düşünerek kendimizi değersiz hissetmemizi sağlayacaktır. Oysa sağlıklı tartışmalar, ilişkinin gelişmesini sağlar. Önemli olan, yapıcı bir şekilde iletişim kurabilmektir.

Kıskançlık sevginin göstergesidir inancı, dozunda olması gereken sahiplenme ve paylaşamama duygusunu aşan durumları da normalleştirip, bir süre sonra hayatı bize zehredebilir. Çünkü aşırı kıskançlık, kontrol ve güvensizlik belirtisidir. Böyle bir durum sağlıklı bir ilişkinin göstergesi olamaz.

“Erkekler genelde aldatır”, “kadınlara güven olmaz”, “ben zaten şanssız bir insanım” gibi söylemler, geçmişte yaşanan ve bizde olumsuz etki bırakan olayların zamanla inanca dönmüş halleridir.

Unutmamamız gerekir ki; hayatımızı yüzde beş bilincimiz, yüzde doksan beş bilinçaltımız yönetir. Bilinçaltımızda bastırılmış duygular, anılar, istekler ve inançların olduğunu düşürürsek, ilişkisinde aldatılmış bir insanın bilinçaltında oluşturduğu inanç, bir sonraki ilişkilerinde de aldatma potansiyeli yüksek olan kişileri hayatına çekmesine neden olacaktır. Ve maalesef bu döngü, bilinçaltındaki inancı değiştirene kadar devam edecektir.

Tam da bu yüzden, ilişkilerimizdeki inançları anlayabilmek ve doğru yorumlayabilmek çok önemlidir.

Unutmayın, “Neye İnanırsanız Hayatınıza Onu Çeker ve Yaşarsınız…”